– Doğayı zorlarsan olacağı bu!
– Şapkamızı önümüze koyacağız
‘Balıkesir’in Afet Durum ve Yönetimi Çalıştayı’nda konuşan Vali Ersin Yazıcı, Düzceli olduğunu, 1999 depreminde amcası, halası ve bir çok akrabasını kaybettiğini hatırlattı. “Afetleri sıfıra indirecek bir şansımız yok, depremi durduracak bir güç yok. Ama sen ben DSİ’nin 40 metre dere yatağını küçülteceğim diyerek şehri güzelleştirmek adına 20 metreye sıkıştırırsan, 30-40 senede gelen bir su sana onun öyle olmadığını ödetir. Ödetir de acılarla öğretiyor, üzüyor bizi bazen can ve mal kaybına sebep veriyor. Aslında biz kendi canımızı üzüyoruz. Doğayı zorlarsan olacağı bu” dedi.
Balıkesir’in afete karşı hazır olması yönündeki çalışmaları desteklemek için Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl Temsilciliği’nin AFAD ile birlikte düzenlediği ‘Balıkesir’in Afet Durum ve Yönetimi Çalıştayı’ başladı.
İki gün sürecek çalıştayda uzmanlar ve profesörler deprem ve afet konusunda tecrübelerini aktaracak. Karesi Alışveriş Merkezi Toplantı Salonda başlayan çalıştayın açılışına Vali Ersin Yazıcı, Altıeylül Belediye Başkanı Hasan Avcı, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl Temsilcisi Kemal Gökçay Yenigün, vatandaşlar ve üniversite öğrencileri katıldı.
“AFET RİSKİMİZİ ARTIRDIK”
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, imar affı gibi düzenlemelerle afet risklerini önlemek yerine daha çok artırıldığını söyledi.
Alan, “2011 yılında MTA tarafından yenilenen diri fay haritası kapsamında 5.5 ve üzerinde deprem üreten 585 adet fay segmenti tespit edildi. Ülkemiz akla, plana, bilime aykırı olarak uygulanan rant politikaları nedeniyle bir afet ülkesi oldu. Çünkü ülkemizde afet risklerini azaltmaya yönelik ulusal afet politikaları hala oluşturulmamıştır. Afetlerle doğrudan ilintili yasalarda tek bir değişiklik dahi yapılmamıştır. Yapılanlar ise bırakın afet risklerini önlemeyi imar affı gibi düzenlemelerle afet riskimiz daha da artmıştır. Halkın afet bilinci ve afetlerle mücadele kültürünün geliştirilmesi için gerekli ve yeterli çaba gösterilmemiştir” dedi.
“SUÇLAYARAK BİR YERE VARAMAYIZ”
Vali Ersin Yazıcı, kendisinin Düzceli olduğunu ve 1999 depreminde amcası, halası ve bir çok akrabasını kaybettiğini belirterek, birilerini suçlamak yerine afete dayanıklı binalar yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Yazıcı, “Binaları biz yapıyoruz. Eğitimli olan, eğitimsiz olan mühendis olan olmayan, sosyal bilimci, çiftçi, tüccar ama biz yapıyoruz binaları. Düzce ve Kocaeli’de 7 yıl çalışma fırsatım oldu. Depremden çok sonra olmasına rağmen hala depremin izlerinin bulunduğu bir şehirdi. Yan yana duran binaların bir tanesinde hiçbir şey yok çatlak yok, yanındaki iki bina yıkılmış. Onlarca ölüm. Nasıl izah edeceğiz?
“ÖNCE KENDİMİZE BAKACAĞIZ”
Kimi suçlayacağız? Hep birilerini mi suçlayacağız. Mühendisleri, odaları, belediyeleri suçlamak kolay ama asla ve asla kendimizi suçlamayacağız. Öyle mi? Onu yapmadığımız sürece bu iş düzelmez arkadaşlar. Sadece birilerini suçlayarak ulaşacağımız nokta iyi bir nokta değil. Herkes şapkasını önüne koyacak. Herhangi bir yapıyı yaparken hangi amaçla yaparken olursa olsun dürüstçe, insanca, adaletli bir şekilde hiç kimsenin kılına zarar getirmeyecek şekilde düşünecek tasarlayacak ve yapacak. Ve vicdanında bunun sorumluluğunu her manada hissedecek” dedi.
“DOĞAYI ZORLAMANIN SONU ÖLÜM”
30 sene önce ülkenin belediyelerini yöneten partilerin çoğunun şu anda yönetimde olmadığını kaydeden Vali Yazıcı, konuşmasına şöyle devam etti: “Birilerini suçlayarak belediyeleri suçlayarak bu iş bitmiyor. Kimse kusura bakmasın. Oda ona atıyor, belediye başkasına atıyor, o ona atıyor. İşin merkezinde insan var. Biz varız insanca yaşamak için başkasının hak ve özgürlüklerini zedelememek için, insan haklarını ihlal etmemek için kul hakkına girmemek için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Ben inanıyorum ki; bunu yaptığımızda afetten zarar alma oranımız düşecek. Afetleri sıfıra indirecek bir şansımız yok, depremi durduracak bir güç yok. Ama sen ben DSİ’nin 40 metre dere yatağını küçülteceğim diyerek şehri güzelleştirmek adına 20 metreye sıkıştırırsan, 30-40 senede gelen bir su sana onun öyle olmadığını ödetir. Ödetir de acılarla öğretiyor, üzüyor bizi bazen can ve mal kaybına sebep veriyor. Aslında biz kendi canımızı üzüyoruz.
Doğayı zorlarsan olacağı bu. Hep birlikte yapıyoruz, bunu yapmayacağız. Biz eğitimimizle, donanımızla, aklımızı, vicdanımızı bilgimizi birleştirip insanlık adına bunu yapacağız ve afetleri bizim açımızdan makul duruma getireceğiz. Sadece maddi hasarla sonuçlanan afet olabilir.” Mahmut ACARÖZ